25.Mart.2013
Pazartesi
:: 22:48:04 |
|
Baya 2 senedir sinema ile ilgili bi' şeyler yazmıyordum buraya. Ama bugün hayatımda bir ilk oldu, yazma ihtiyacı duydum. Devamı
|
|
92111 kere okundu
[#]
|
12.Mart.2010
Cuma
:: 15:05:33 |
|
2 aydan fazla süredir bekliyorduk IMAX 3D izleyelim diye. 2 hafta kadar önce bilet bulduk. Pek sevindik.
Gittik filme. 2 aydır beklediğimiz, bu yüzden beklentimizin hayvan yüksek olduğu Avatar'ı izlemek için İstinye Park'da yerimizi aldık. Film başlamaya yakın "Sinema bozuldu". Evet evet, sinema bozuldu. İstinye Park yetkilileri "ücretlerinizi geri ödeyeceğiz, özür dileriz" diyerek bizi dışarı aldılar. "Bi kötü olduk, bi fena olduk...".
2 aydır bekliyorduk, beklenti zaten tavan yapmıştı, artık heralde beğenmemize imkan yok diyorduk.
Geçen hafta şans eseri tekrar bilet bulduk. Sanatın ve sanatçının dostu Mehmet Arıkan ve onun pek talebe kardeşi Serhan ile oturduk koltuklarımıza, taktık 3D gözlüklerimizi. Dualar ettik "Sinema bozulmasın!" diye. Ve film başladı...
Beklenti tavandaydı ama film tavanı aştı. Son 2 senedir flan sinemada izlediğim filmler içinde, The Dark Knight'dan bu yana böyle zevk almamıştım. Emekli olunca Pandora'dan bir ev alıp oturmayı planlamaktayım.
Animasyon olayını aşmış yemiş, konusu biraz klişe olsa da çok güzel işlenmiş, oradaki neredeyse her şeyin bilgisayar üretimi olduğunu bilmek ise beynime garip kimyasallar salgılamış iken şu sözlerle bu yazımı da sonlandırıyorum: "Efendim hala gitmediyseniz, gidin bu filme"
|
|
55633 kere okundu
[#]
|
29.Ekim.2009
Perşembe
:: 08:24:25 |
|
Bu sene, Geniş Aile'den sonra televizyon izlememin ikinci sebebi oldu bu dizi. İlk başlarda normal aşk meşk dizilerinden çok bir farkı olmayan bir diziye benziyordu. İşin içinde intikam vardı ama bir şeyler eksikti. Konu yavaş yavaş oturmaya, flashback'lerle göz doldurmaya başladı dizi.
Kenan İmirzalıoğlu vardı dizide. Boyla posla Deliyürek olan, Yazı Tura'da, Alacakaranlık'ta Uğur Yücel'den zehiri aldıktan sonra "oyuncu" olmuş, son zamanların en büyük jönü. Döktürüyor yine abimiz.
Tuncel Kurtiz var sonra, Tabutta rövaşata ile tanıdık kendisini, sevdik. Alacakaranlık'ta gördük sevdik yine. Burada Gandalf modunda, yol gösteriyor Ezel'e.
İpek Bilgin var sonra. Hırsız Polis'in Maide Hanım'ı. Bıçak Sırtı'nda zuhur etmişti bi' süre. Ezel ile buluşma sahneleri ölümdür kimileri için, candır.
Yiğit Özşener var. Özgür kızın yandaşçısı. Çeşitli küçük dizilerde de boy göstermişti vaktiyle. Burada döktürüyor yine abimiz.
Diziyi daha güzel yapan şeyler var tabii. İçinde Maserati Quattroporte var bu dizinin, Bentley var, Shelby'ler cirit atıyor.
Tek sırıtan tarafı Cansu Dere'dir bu dizinin. Alacakaranlık'ta da sırıtıyordu zaten.
Sonuç olarak, yukarıda yazdığım dizi-film adlarında (Hırsız polis, yazı tura, alacakaranlık) ortak olan, burada eksik olan bir isim var; Uğur Yücel. O da bu dizide olsa "efsane" diziler kategorisinde yerini alır.
|
|
55123 kere okundu
[#]
|
04.Eylül.2009
Cuma
:: 14:07:23 |
|
İlk sırasına Kaygısızlar, hemen ardına Çarli'yi koyduğum (lan ne güzel dizilerdi) "en komik Türk dizileri" listemde 3. sıraya cuk diye oturdu "Geniş Aile". Cevahir'i , Bilal'i, Mürsel'i, Zek'i ile güldürüyor "Her daim".
|
|
62199 kere okundu
[#]
|
17.Ağustos.2008
Pazar
:: 06:58:23 |
|
"Gelmiş geçmiş en iyi süper kahraman filmi" demek isterdim ama "Gelmiş geçmiş en iyi süper suçlu" filmi demek istiyorum, Jocker gülüşü atarak, Heath Ledger'a "mekanın cennet olsun" diyerek.
İlk olarak "IMDB Top 250'ye 1. sıradan giren film" olarak namı duyuldu Kara Şovalye'nin. "Nasıl yani?" dedim, bir Godfather, bir Esaretin Bedeli?
IMDB'de böyle şok girişler yapan bir çok film olmuştu, "Babam ve Oğlum" da 20. sıralardan girmişti yanlış hatırlamıyorsam, ha şimdi listede yok o ayrı. Neyse... Gittim filme "Tamam Batman süper kahraman, Nolan da iyi yönetmen, bi' Memento olsun, bi' Batman Begins olsun tamam... Ama bi' Godfather var oralarda, bi Esaretin Bedeli var, ne kadar iyi olabilir ki bir Batman filmi?" diyordum ki Jocker'i unuttuğum aklıma geldi.
Heath Ledger Jocker'e hayat vermiş resmen, sonra aşırı doz Heath'in hayatını almış gerçi ama olsun. En iyi süper suçlu olan Jocker var bu filmde. Kimi arkadaşlar "olm Jack babadan daha iyi olabilir mi ki bu Heath denenen zibidi" deseler de, film sonunda onlar da Heath'e bir fatiha göndereceklerdir diye ummaktayım. Kalemi kaybetme numarası, hemşire kıyafetiyle hastaneyi uçurması, nezarathanedeki duruşu, en güzeli de arabadan kafayı çıkarıp saçlarını yellendirmesi... Mekanın cennet olsun Heath Ledger diyor ve Oldboy'dan sonra IMDB'ye giriş yapıp 10 verdiğim ikinci film olduğunu söylemekte fayda görüyorum.
|
|
61485 kere okundu
[#]
|
29.Ekim.2007
Pazartesi
:: 20:56:52 |
|
Sinema öyle bir keşiftir ki, bir gün gelecek, barutun, elektriğin ve kıtaların keşfinden çok dünya medeniyetinin veçhesini değiştireceği görülecektir. Sinema, dünyanın en uzak köşelerinde oturan insanların birbirlerini sevmelerini, tanımalarını temin edecektir. Sinema, insanlar arasındaki görüş, düşünüş farklarını silecek, insanlık idealinin tahakkukuna en büyük yardımı yapacaktır. Sinemaya layık oldugu önemi vermeliyiz. demiş Mustafa Kemal.
Pek severim sinemayı. Son zamanlarda aksattım buraları sinema babında. Gönül ister bi' kaç bi' şey karalansın değil mi :)
Bourne Serisi
Hafızasını kaybeden ajan Jason Bourne'un hikayesini anlatan kitap serisinin sinemaya aktırımıdır bu seri; Bourne Identity ile hatırlamaya başladın Jason abimizin başına gelenleri ufak ufak, Bourne Supremacy ile olay biraz daha karıştı, Bourne Ultimatum ile de yine denizi boyladı Jason abimiz. Bond serilerinden "tiskinen" bendenize güzel bir ajan atraksiyonu yaşatmıştır bu seri. Aynı zamanda deli gibi Krav Maga öğrenme isteği uyandırır bünyede.
Platoon
Full Metal Jacket havasında uzun süredir "lan denk gelse de izleyebilsem" filmleri arasında olan, anti-militarist film. Savaşın boktanlığını daha bir güzel anlatıyor. Kulaklarda Samuel Barber'in Adagio For Strings'i...
Beyza'nın Kadınları
Çoklu kişilik bozukluğunu anlatan pek güzel film. "Pek güzel" kısmı genelde Demet Evgar'ın oyunculuğuna gitse, içerde Tamer Karadağlı gibi bir garip oluşum da bulundursa güzel filmmiş. Keşke sinemada gidilseymişmiş.
Saw 4
Kont'un anısına gittik bugun bizim çocuklarla. Testere "öldük diye oyun bitti mi sandınız olm, ahanda yeni başlıyor oyun" diyor filmde. Otopsi ve geliştirilmiş işkence sahneleri falan filan.
İşte böyle...
|
|
61778 kere okundu
[#]
|
17.Ekim.2007
Çarşamba
:: 10:24:16 |
|
Hırsız Polis'in boşluğunu doldurdu ne güzel dizi, ne güzel müzikler, ne güzel oyuncular...
Öyle normal Türk televizyonlarında Aliye tadında 327423 bölüm uzatılabilecek bir konuyu 4-5 bölümde bitirmiştir. Hatta ilk bölümde konuyu belli etmiştir, ne güzeldir. Alacakaranlıktır, yeditepe istanbul'dur bi' yerde.
Pek seviyor, severek takip ediyoruz.
|
|
62962 kere okundu
[#]
|
25.Eylül.2007
Salı
:: 09:03:15 |
|
Uzun süredir (Oldboy'dan beri) gerek filmi, gerek soundtracki ile beni bu denli etkileyen çok fazla film olmadı. The Fountain 1000 yıllık zamana yayılan pek deli bir aşk hikayesi. Ölümü kabullenememe, sonsuza dek aşık olma hikayesi.
Tom'un (Hugh Jackman) "Öleceğim, öleceğim" diyerek gülmesi, Izzi'nin (Kapımdaki Düşman filminden pek sevdiğimiz Rachel Weisz ablamız oynamış, pek güzel) buna "Sonsuza dek beraber yaşayacağız" demesi flan, lan bi' garip oldum lan.
Soundtrack yine Darren Aronofsky'nin vazgeçilmezleri olan Clint Mansell ve Kronos Quartet grubundan, o da pek leziz.
Nasıl bitireceğime karar veremedim, ama oradan Izzi bana "You do, you will" dedi. Ben de "I finished it" diyorum o zaman.
|
|
57279 kere okundu
[#]
|
25.Temmuz.2007
Çarşamba
:: 21:50:33 |
|
Bin Jip'i izledim bugun. Film güzel flan ama Natacha Atlas'ın söylediği Gafsa isimli bir arapça parça var ki Tammaly Maak'in ardından ikinci sıraya koyuyorum kendisini, o derece.
http://www.youtube.com/watch?v=bonZgwtFQWw
|
|
65811 kere okundu
[#]
|
25.Şubat.2007
Pazar
:: 10:38:13 |
|
"(Takesi Kitano + Tarantino + Takashi Miike) / 3 = Onur Ünlü" diyebilir miyiz? Belki deriz. Efendim Polis'i izledim dün. İzlediğim en güzel Türk filmleri sıralamamda üst sıralara yerleşti. Bunda yukarda saydığım yönetmenlerden izler bulunmasının yanı sıra "bir gün film çekersem kullanacağım şarkılar" arasında bulunan Handel'in Sarabande'ini de filmde işitince pek bi' hoş duygulara kapıldım. Ayrıca filmin fragmanında da duyulan şarkıya 10 üzerinden 10 veriyorum efendim.
Son zamanlardaki gençlik filmi furyası, asker ocağında komedi furyası, hababam sınıfı furyası beni Türk sineması için korkutur olmuştu. Ama ne güzel ki arada böyle güzel yapımlar da görüyoruz.
Filme gitmeden önce, hiçbir zaman ısınamadığım Haluk Bilginer önyargısı ile gitmiştim filme. Her daim Uğur Yücel'i beyaz perde önünde 10 gömlek daha üstün görürüm, tiyatrodaki performansın ayrıdır. Zaten her daim tiyatroda bir yapmacıklık hissederim ben. Yani tamam olması gereken odur ama yapmacıktır işte. Beyazperde her zaman daha gerçekçi olabilir. Bu yüzdendir ki Haluk Bilginer'i pek sevmem, yapmacık bulurum efem. "En iyi oyuncu oynamayandır" gibi bir laf vardır pek severim.
Film süper diyor, son sahnedeki canlı bomba Musa Rami'nin o masadan kalktıktan sonra neler yaptığını düşünerek bu satırlarama da son verirken "bunlar beyazperdelerde görmek istediğimiz hareketler" diyerek bu sefer gerçekten son veriyorum.
|
|
62269 kere okundu
[#]
|
03.Şubat.2007
Cumartesi
:: 16:24:30 |
|
Şu sıralar baya bir film izledim. Şöyle başlayalım
Son Osmanlı, Yandım Ali
Efendim, Kenan İmirzalıoğlu'nun son zamanların en kıymetli oyuncularından biri olduğunu Alacakaranlık'tan ve Yazı Tura'dan beridir savunan bir adamdım ki Kenan abimiz bizi yanıltmadı. Uğur Yücel ile aynı ortamın havasını soluduğu anlaşılan Kenan abimiz, son zamanların Ayhan Işık'ı, Kadir İnanır'ı oldu bir yerde. Filme gelince, uzun süredir izlediğim en başarılı Türk filimlerinden birisiydi. Gidilmeli görülmeli o zamanlarda vatan topraklarında talim yapan düşmanlar akıllara getirilmeli, düşünülmeli.
Maskeli Beşler IRAK
Evet evet, buna da gittim, valla gittim. Ofisten arkadaşla sinemaya gittik Taksim'e. Bir baktık 10 salondan 3'ünde bu film, 2'sinde "Emret Komutanım Şah Mat" vardı. Geriye kalan 5 salonda 4'ünde de daha önceden izlediğim filimler vardı. "Seç birini girelim" dedim arkadaşa bunu seçti. Umarım düşündüğüm kadar kötü değildir derken, düşündüğümden de kötü olduğunu anladım. Ancak anlamadığım bir şey vardı, bulunduğum salon (ve tahminimce diğer iki salon da) ağzına kadar doluydu. Üstelik benim hiç gülmediğim espirilerde sinema kahkaya boğuluyordu. "Lan galiba bende sorun var" diye düşünürken bu filmi de bitirdik. Aman gitmeyin, ben ettim siz etmeyin diyerek bu film hakkındaki görüşlerimi de sonlandırıyorum.
Neşeli Ayaklar
Pek neşeli eğlencelik bir film, iğrenç sesli imparator penguen Mambo'nun hikayesini anlatan, pek güzel animasyon. Ama animasyon demişken şu sıralar daha güzel bir şey izledim.
Over The Hedge
Ormanlarının üzerine binalar yapılan hayvanların pek eğlenceli hikayesi. Süper grafikler, süper espiriler, eğlenceli diyaloglar= güzel film diyor ve bu film için de girdilerimi sonlandırırken sincaba tekrardan gülüyorum :)
Köstebek
Herkes çok övüyordu bu filmi, "gidelim bakalım vardır bi' hikmet, gidelim Gaffur" dedik gittik, ama pek tat alamadık kanımca. Herkesin köstebek olduğu bir dünyayı anlatıyor. Pek sevmediğim Leonardo Di Caprio ise son derece iyi bir oyunculuk çıkarmış, takdir ettim, alkışladım, blog'umda yer verdim. 10 üzerinden 4 ile VCD'de izlenecek filmler kategorisine ekledim kendisini.
Dönüş
Afişine bakılıp alınacak bir film Volver (Dönüş). Pek güzel bir film diyemeyeceğim ama Penelope Cruz çok güzel diyorum ve bu film hakkındaki görüşlerimi de sonlandırıyorum.
Oldboy
İzlediğim günden beri (yaklaşık 2 senedir) her filmden bir Oldboy bekledim, boşuna beklediğimi bile bile... Sonunda Oldboy'un hayatımda izlediğim en güzel film olduğuna karar verdim. Evet kendimce ağır bir karar oldu ama oldu. Bu kararda zorlu yollardan geçti Oldboy, karşısında The Godfather olsun, Matrix olsun, Fight Club olsun, Memento olsun, V for Vendetta olsun bir sürü rakibi vardı nazarımda. Ama tam olarak karar veremediğim bir şey Oldboy'u bu noktaya yükseltti. Buradan artık çoğu filmden haz alamamamı sağlayan Oldboy'a da tekrardan hörmetlerimi sunuyorum.
|
|
62946 kere okundu
[#]
|
15.Ocak.2007
Pazartesi
:: 12:46:14 |
|
Toplandık arkadaşlarla sinemaya gidelim dedik haftasonu. İzlenebilecek filmler arasında pek bir film yoktu bizce. Yani Deja Vu'yu Maskeli Beşler IRAK'a tercihimiz pek zor olmadı.
Ancak film olmamış pirim. "Uydudan aldığımız ısı bildirilmerlini canlandırmaya çeviriyoruz" gibi bir replikten sonra Kıbrıs şivesiyle "yoh boh" dedim içimden. Amcam hatun bokuna zamanda geri flan gidiyor falan filan.
Cevahir'de sinema giriş kişi başı 12 lira, 3 kişi ise 3x12 = 36 lira. Bir ara keşke Tahtakale'den alıp evde izleseydik dedik filme.
Velhasıl, kendisini VCD'de izlenecek filmler kategorimize ekliyoruz.
|
|
60216 kere okundu
[#]
|
11.Ocak.2007
Perşembe
:: 14:58:35 |
|
"Bakmıyorsunuz, çünkü gerçeği bilmek istemiyorsunuz." demiş şair.
Bizim Ahmet sayesinde pek güzel bir film izledik Adana'da. Christian Bale ve Huge Jackman abilerimizin üstün performansına bir de kraliçemiz Scarlett Johansson'ın güzelliği eklenince, filmin konusu da pek güzel olunca dadından yinmez bir film oluyor.
|
|
60277 kere okundu
[#]
|
16.Ağustos.2006
Çarşamba
:: 18:06:08 |
|
Son iki gündür TRT 1, Tatar Ramazan ile kimi bünyelere çılgın attırmıştır. Güzel filmdir Tatar Ramazan.
|
|
66716 kere okundu
[#]
|
23.Temmuz.2006
Pazar
:: 20:34:41 |
|
Pek bir uzak doğu sinemacısı oldum. Geçenlerde vizyona giren Acı Tatlı Hayat'ı (A Bittersweet life) izledim. Oldboy arşiv listemizi alt üst ettikten sonra, içinde her takım elbiseli koreli olan filmden bir Oldboy bekler olmuştum. Ancak filme gitmeden önce bu filme ikinci bir Oldboy olarak gidilirse pek bir pişman olunabileceğini okudum. Ki zaten pek uzun bir süre ikinci bir Oldboy olacağından şüpheliyim.
Neyse, film abartılı infaz ve işkence sahneleriyle, "gerçek olamayacak kadar güzel bir rüya"yı anlatıyor. Zannımca filmin muadili Oldboy olmasa da Kill Bill olabilir ki Kill Bill'i de havada karada yemektedir.
|
|
61949 kere okundu
[#]
|
26.Nisan.2006
Çarşamba
:: 23:46:28 |
|
Ice Age 2 diyorum, keseli sıçan Crash'in "gözüm üzerinde" hareketi diyorum, Scrat'in palamut cennetinden son anda kurtuluşu diyorum, 9 tonluk keseli sıçan diyorum, "Uçacaksın uçacaksın" diyorum, Sid'in kabilesinin haka dansı diyorum ve hala gülüyorum :)
Gidiniz, görünüz, gülünüz ... Sonra yine gülünüz ...
|
|
70291 kere okundu
[#]
|
10.Nisan.2006
Pazartesi
:: 02:23:35 |
|
Güvenlik(!) için köleleştirildiğimizi, fikirlerin kurşun geçirmez olduğunu öğrendiğimiz değişik bir project mayhem vak'ası, V for Vendetta. Wachowski kardeşler tarafından çizgi roman sayfalarından beyaz perdeye aktarılmış, V'nin hikayesi. Pek bir politik, pek bir ironik, sondaki bullet-time sahnerleri ile pek bir matrix olmuş, güzel olmuş film.
Filmden bize; fikirlerin kurşun geçirmez olduğu , adaletin bazen şiddetle sağlanabileceği, milletin hükümetten değil hükümetin milletten korkması gerektiği, Natalie Portman'ın güzelliği, V'nin karizması ve Caykovski'nin 1812'si kalmıştır.
Beni bir saat yürümek zorunda bırakmış olsa da didilmeli, görülmelidir.
|
|
64033 kere okundu
[#]
|
11.Şubat.2006
Cumartesi
:: 21:52:35 |
|
Ben de sevmiyordum ilk başlarda Kurtlar Vadisi'ni. Ama tabi "artık devir değişti e tabi Osman da değişti". Necati Şaşmaz çok kötü bir oyuncu olsa da Polat Alemdar öyle bir fırtına estirdi ki, herkes çizgili takım elbiselerle, sivri uçlu ayakkabılarla dolaşmaya başladı. Herkesin "derin devlet" olması gibi bir kötü yanı da var tabi bu dizinin ama yine de izleniyor. Dizi - sonunda - bitti. Ama sonra beyazperdede, Kurtlar Vadisi Irak olarak doldurdu salonları. "Ben arkadaşlarla sinamaya gidiyorum" diyince, televizyonu kastederek "Evde sinema yok mu ?" diyen babam bile arkadaşlarıyla bir ara "Biz de gidelim mi ? Aslında gidip bir görmek lazım" gibi laflar sarfetmişti. Film gavurların da dediği gibi "çok sıkı" başlıyor. Askerlerimizin başına çuval geçirme olayı ile damarlarınızdaki kan 10 hayde bre gücüyle akmaya başlamakta. Polat abimizin yoldaki çevirmelere ve otelde Sam'e verdiği ayarla da devam etmiştir. Necati Şaşmaz hariç neredeyse tüm oyuncuların oyunculukları da güzeldir. Leyla çok tatlıdır, Ali'nin ölümü çok acıdır. Filmdeki canlı bomba sahnesi de galiba en iyi canlı bomba sahnesidir. İzlenesidir, gidilesidir, an itibariyle Beyazperde.com box office verilerine göre ilk haftada 1 milyon küsür izleyici tarafından izlenmiştir.
Ufak da bir iki quote olarak da
Erhan : "Abi patladı mı ?"
Polat : "Patladı"
---
Polat : "Az sonra görürsün sarıyı yeşili kırmızıyı"
Bugün de saygıdeğer Kont ile Dabbe'ye gittik, pek korkunç olmasa da ürkünç bir film. Cin korkusu yerine kıyamet korkusu üzerine gidilse, The Ring yerine The Seventh Sign örnek alınsa çok daha leziz bir film ortaya çıkabilirdi diyerek bu yazıma da son veriyorum.
|
|
64562 kere okundu
[#]
|
04.Ocak.2006
Çarşamba
:: 23:12:25 |
|
Bir yerlerden elime chivo groove geçmişti yıllar önce. Hâla daha severek dinlerim. Ufak bir aramadan sonra şarkının "Amores Perros" isimli bir filmin soundtrack'inden olduğunu öğrendim. 2 senedir fellik fellik cd/dvd aramaktaydım. "Abi amoress perros var mı ?" sorusuna hep "hayır" cevabını alıyordum. Kemali bulmuş bir yerde dvd'sini. "Paramparça aşklar Ve Köpekler". Evet Türkçesi bu idi. Adı çok garip gelmişti. Ama filmdeki köpeklerin bir anlamda aşkı simgelediğini bilemezdim tabi. Film, bir kaza ile kesişen 3 ayrı hikayeyi anlatıyor. Çok da güzel anlatıyor. Film biraz uzun (147 dakika) ama gerçekten güzelmiş. Aynı yönetmenin bir de 21 Grams'ı vardı. O da güzeldi.
Amores Perros soundtrack'den Control Machette-De Perros Amores de çok güzelmiş.
"Tanrı'yı güldürmek istiyorsan, O'na planlarından bahset" gibi de bir repliği yazıyoruz hafızamıza.
|
|
67095 kere okundu
[#]
|
|
|
Takvim |
|
|
< Aralık 2024 > |
P | S | Ç | P | C | Ct | Pz |
| | | | | | 1 |
2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 |
9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 |
16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 |
23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 |
30 | 31 |
|
|
|
|
|
|