|
Lisede, herkes kopya çekerken ben çekmezdim. Hatta bir keresinde İngilizce öğretmenimiz "kopya serbest" dediği halde, "sınıfta benden başka kopya çekmeyen bir kişi daha var, kopya çekersem onun hakkını yerim" diyerek kopya çekmemiştim. Herkes 80-90 alırken ben 60 almıştım. Hoca sınavları okurken beni yanına çağırıp "Osman, şunları düzelt notunu yükselteyim" dediğinde "Hocam, onu yapacak olsam sınavda da yapardım" diyip, garip bir gururla sırama geri dönüp, 60'ımı alıp oturmuştum. O zamanlar "ne erdemli bir duruş" dediğim şeyi şimdilerde "kerizlik" olarak görüyorum. Lise yıllığıma "dürüstlük abidesi" tandanslı bir yazı yazılmıştı. Keşke "kerizlik abidesi" yazsalarmış.
Üniversitede yine kopya çekmedim diye bursum gitmiş, ailemle aram bozulmuştu. "Ailemle aramın bozulması pahasına bile, doğru olanı yaptım!" diyordum. Salakmışım!
Sonra askere gittim. "Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır" yazar bizim kışlaların her köşesinde. Askerde bazı şeyleri anlamaya başlamıştım. Sadece kendimde değil, askerlerde de "ne kadar çalışırsan o kadar daha fazla çalışırsın", "ne kadar düzgün olursan, o kadar fazla yük yüklenir"i öğrendim. "Psiklojik sorunlarım var" ayağına, "ben bu işi düzgün yapamıyorum" ayağında işten kaytaran askerlerin yanında diğer "iyi"ler hep daha fazla eziliyordu. Ama onlar "vatanlarını en çok sevenlerdi!"
Almanlar da savaştaki toplama kamplarının hepsinin girişine "Arbeit Macht Frei(Çalışmak özgürleştirir)" yazarmış. Tatlı dille insan zkmek dediğimiz olay...
İş yaşantısında da böyle. "Daha çok çalış, şirketi daha çok sahiplen, sorumluluk al" tandanslı "gazları" her yerde duyarsınız. İlk başlarda inanırsınız. İşe zamanında gelir gider, gerekirse "ücretsiz" fazla mesai yapar, gereksiz sorumluklar alır(sistem yöneticiliği için maaş aldığımı hatırlamıyorum ancak bir çok yerde salakça sistem yöneticiliği de yaptım), şirketi sahiplenir, tek başınıza 4 kişinin yaptığı kadar iş yapar, "iyi bir çalışan" olursunuz. "Günün sonunda bu çalışmamım ödülünü alacağım!" diye düşünürsünüz. Salaksınızdır!
Bill Gates'in bir lisede yaptığı konuşmaya "Dünya adil değil, bununla yaşamayı öğrenmen lazım" diyerek başladığını gördüğünde, "popülist pezevenk" diye düşünürsünüz...
Zaman geçtikçe, aslında "iyi" bir insan, iyi bir çalışan olmanın çok da gerekli olmadığını, hatta bunun sizi yıpratmaya başladığını anlarsınız. Sizden akademik ve teknik açıdan daha kötü, şirketi hiç sahiplenmeyen, hiç sorumluluk almayan, şirkete zamanında gelmeyip "ben özel adamım, gece çalışıyorum, o yüzden geç geliyorum" diyerek zamanında gelmeyen, insan ilişkileri çok kötü, teknik olarak çok kötü insanların hem maddi hem manevi olarak çok daha değerli olduğunu gördüğünüzde; sizin 1000 birim iş yaptığınız yerde 100 birim iş yapan birisinin maaşının, sizin maaşınızın 4/3'ü olduğunu gördüğünüzde, aynı görev tanımında olduğunuz halde, sadece sql yazarak sizden 1.5 kat fazla maaş alan arkadaşınızı gördüğünüzde, işe zamanında gelip gittiğiniz onca bir yıldan sonra, işe düzgün gelmeyenlerin sebep olduğu fazla mesaiye sizin de ortak edilmeye çalışıldığınızı gördüğünüzde, süreçleri düzeltmekle görevli insanların süreci düzeltmek için en ufak çaba sarfetmediği halde görevlerine devam ettiğini gördüğünüzde, "Bill Gates haklıymış galiba" diye düşünmeye başlarsınız.
Daha sonra, istemeseniz de ufak şeyleri değiştirmeye başlar, aksi halde daha da fazla yıpranacağınızı düşünmeye başlarsınız. İlk önce işe zamanında gelmemeye başlarsınız, garip bir şekilde kimse sesini çıkarmaz. Daha sonra size karşılığında hiçbir ücret ödemeden sorumluluk vermeye çalışırlar, daha önce aldığınız sorumlulukların size hiçbir getirisi olmadığını düşünüp reddedersiniz. Sistemdeki aksaklıkları gördüğünüzde eskiden düzeltmek için gücünüzün yettiği yere kadar savaşırken artık bunun yanlış olduğunu bir kere söyleyip, düzeltmesi gereken merci düzeltmezse bir daha ellememeye başlarsınız. Etrafınızdaki arkadaşlarınız "olm sen böyle değildin, noldu?" dediğinde, Joker reisin, "Seni öldürmeyen şey, seni... tuhaflaştırır" sözü aklınıza gelir, kafanızdakileri de bir blog yazısı haline getirmeyi denersiniz.
Aslında bunların hepsi "yönetim" ile alakalı. İşe zamanında gelen, işi sahiplenen, sorumluluk alan çalışana daha fazla yükleneceği yerde ödüllendiren, kısaca "adaletle hükmeden" yöneticiler olmadığı sürece, ben ve benim gibi bir çok insan "dark side"a geçecek, ya da herkesin tabiriyle "kaşarlanacak".
Gücün karanlık tarafında, şimdilik çok mutlu olmasam da en azından daha az yıpranıyorum. Bir gün tekrar "light side"a geçmemi sağlayacak yöneticilerle çalışmak üzere. |
|
15.Temmuz.2012 Pazar
:: 18:28:17 |
64361 kere okundu |
|
|
Takvim |
|
|
< Ekim 2024 > |
P | S | Ç | P | C | Ct | Pz |
| 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 |
7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 |
14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 |
21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 |
28 | 29 | 30 | 31 |
|
|
|
|
|
|